28 Mart 2024
Anasayfa » Yazıları » BERAT GECESİ

BERAT GECESİ

  • 1.933 kez görüntülendi

Berat gecesi dini literatürde önemli gecelerden biridir.  Üç aylardan Peygamberimizin “benim ayım” buyurduğu mübarek Şaban ayının 15. gecesi. Afv ve mağfiret kapılarının sonuna kadar açılıp sayısız insanların bağışlandığı, gelecek yıl olacak her türlü işlerin belirlendiği mübarek bir gece.

 Berat Arapça berâe/berâet kelimesinin Türkçeleşmiş şeklidir. Berâet, “iki şey arasında ilişki olmaması; kişinin bir yükümlülükten kurtulması veya yükümlülüğünün bulunmaması” anlamına gelir. Şâbanın on beşinci gecesinde Müslümanların Allah’ın affı ve bağışlaması ile günah yükünden kurtulacağı umularak bu geceye Berat gecesi denmiştir. ( https://islamansiklopedisi.org.tr/berat-gecesi )

Kur’an- Kerim’ de mübarek gecelerden bahsedilmiştir. “Aydınlatan kitaba yemin olsun! Biz onu mübarek bir gecede indirdik; biz daima uyarmaktayız.” (Duhan Suresi 2-3) Burada Kur’an’ın mübarek bir gecede indirildiğinden bahsedilir. Kadr suresinde de “Biz Kur’an’ı kadir gecesi indirdik” buyurulmaktadır. Müfessirler konuya şöyle açıklık getirirler. Kur’an toplu olarak tamamının Berat gecesi levh-i mahfûzdan dünya semasına indiği, Kadir gecesinde de âyetlerin peyderpey inmeye başladığını belirtirler.

Hadisi şeriflerde bu geceye ayrı bir önem verilmiş olup bir çok kişinin affedileceği, bağışlanacağı belirtilmiştir. “Allah Teâlâ -rahmetiyle- şâbanın on beşinci gecesi dünya semasında tecelli eder ve Kelb kabilesi koyunlarının kılları sayısından daha fazla kişiyi bağışlar” buyurduğu rivayet edilmiştir (Tirmizî, “Ṣavm”, 39; İbn Mâce, “İḳāmetü’ṣ-ṣalât”, 191). Diğer bir rivayete göre de Hz. Peygamber, “Şâbanın ortasında gece ibadet ediniz, gündüz oruç tutunuz. Allah o gece güneşin batmasıyla dünya semasında tecelli eder ve fecir doğana kadar, ‘Yok mu benden af isteyen onu affedeyim, yok mu benden rızık isteyen ona rızık vereyim, yok mu bir musibete uğrayan ona âfiyet vereyim, yok mu şöyle, yok mu böyle!’ der” buyurmuştur (İbn Mâce, “İḳāmetü’ṣ-ṣalât”, 191). 

Yine Kur’an-ı Kerim’ de O gecede bizim katımızdan bir emirle hüküm ve hikmet konusu olan bütün işler ayrılır. Rabbinden, eğer doğru biliyorsanız göklerin, yerin ve bunlar arasında olan her şeyin rabbinden bir rahmet olarak biz devamlı göndermekteyiz. O her şeyi işitir ve bilir.” (Duhan Suresi 4-7) Her sene, Şaban ayının on beşinci Berat gecesinde, o senede olacak şeyler, ameller, ömürler, ölüm sebepleri, yükselmeler, alçalmalar, yani her şey Levh-i mahfuzda yazılır. Bu sebeple, Berat Kandilini büyük bir gayretle geçirmek adeta bütün sene için gerekli manevi tedbirler alma anlamı taşır.

Zamanın yaratıcısı ve mutlak hükümranlık elinde olan Allah-u Teala, her şeyi olduğu gibi ayları da belirli bir fıtrat üzerine yaratmıştır. Takvim sırasına göre Recep ayını müteakip müşerref olduğumuz hicri ayların sekizincisi olan Şaban ayı da muhtevasında pek çok fazileti barındıran müstesna bir aydır. İlahi takdir ve ahkamın tefriki bu gecede gerçekleşir. Berat gecesinde kaza ve kaderler takdir edilir. Zemahşeri (Rahimehullâh)’ın beyanına göre bir senelik hadiselerin Levh-i Mahfuz’dan kopyalanmasına Berat gecesi başlanır, Kadir gecesi bitirilir ve bu dosyalar dört meleğe tevdi edilir. Rızıklarla ilgili nüsha Mikail (Aleyhisselâm)a, Harplerle ilgili dosya Cebrail (Aleyhisselâm)a, zelzeleler, yıldırımlar ve yer çöküntüleriyle ilgili, bir de kulların amellerini zapt eden evrak birinci kat semanın görevlisi olan İsmail isimli büyük bir meleğe, hastalıklar ve ölümlerle ilgili kayıtlar da ölüm meleğine teslim edilir. ( https://www.iddef.org/berat-kandili )

Peygamber Efendimiz “Recep Allah’ın ayıdır, Şaban benim ayımdır, Ramazan ise ümmetimin ayıdır” buyurmuştur. Bununla birlikte Resulullah (S.A.V) Şaban-ı Şerif ayında oruç tutulmasını tavsiye etmiştir. Şaban ayının ilk günü, ilk Perşembe günü, 13,14,15. gün ve son Pazartesi günleri orucu bulunmakla birlikte Berat Kandilinin gündüzünü oruçlu geçirmek çok sevaptır. Peygamber Efendimiz (S.A.V) “Bugünde senelik ameller Allah-u Teala’ya arz olunur. İsterim ki Allah-u Teala’ya arz edildiği sırada oruçlu olayım” buyurmuştur. Gelecek seneye ilişkin işlerin belirlendiği bir gece olması bizlerin de bu gece düşünüp hesap yapmamızı, geçmiş ve gelecekle ilgili muhasebe yapmamızı, değerlendirme yapmamızı gerekli kılmaz mı? Nasıl ki bir işletme sahibi günlük gelir giderlerini hesaplarsa, haftalık hesaplarsa, yıllık hesaplarsa bizler de bu gece başımızı iki elimizin arasına alıp düşünmemiz, değerlendirmemiz, muhasebe yapmamız gerekir. Madem ki inanan insanlarız ‘bu gün Allah için ne yaptın’ diye ‘bu hafta Allah için ne yaptın’ diye ‘bu ay Allah için ne yaptın’ diye kendimizi sorguya çekmeli, yaptıklarımızı yapamadıklarımızı, günahlarımızı sevaplarımızı, iyiliklerimizi kötülüklerimizi değerlendirmeliyiz.

Mahşer günü hesaba çekilmeden önce kendimizi bugün, şimdi hesaba çekmeliyiz. Vakit bitip ecel gelince iyilik yapmaya, hayır yapmaya, ibadet yapmaya zamanımız kalmaz. Hatta öyle olur ki kimseyle helalleşmeye vakit bulamazsın. Öyleyse vakit varken, sağlımız yerindeyken kendimizi hesaba çekip eksiklerimizi tamamlamaya gayret edelim. İyilikleri çoğaltalım. İbadetleri hakkıyla yerine getirelim. Günah ve kötülüklerimiz için af ve mağfiret dileyelim. Çünkü Yüce Allah affedicidir, affetmeyi sever. Tevbe etmeyi ertelemeyelim. Aslında hiçbir şeyi ertelemeyelim. Yarınımızın garantisi olmadığına göre yapılması gerekenleri vaktinde yerine getirelim. Kaçınılması gerekenlerden de kaçınalım.

Bu gecenin hakkımızda hayırlı şeylerin yazıldığı bir gece olmasını, iki cihanda beraat edenlerden olmamızı Rabbimizden niyaz ederim.

https://www.kayserianahaber.com/-yeni-berat-gecesi_m5595.html?yazar=2509

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ