- 4.513 kez görüntülendi
şehri bir anne sayıp emerdim
emdikçe şehir büyürdü gözlerimde
bu kentte yaşadıkça kanıyorum
elmalarımı arıyorum
yorgun ve çıplak akşam vakitlerinde
oturup sedirin üstüne kalbinin atışlarını dinleyen
sırça köşkün en masum köşesinde
şehrin koyu keskin ucunu düşleyen
saçlarını elleriyle onaran
kara düşüncelerini ipek mendillerden uzaklaştırıp
yalnızlığını tatlı su balıklarına kaptıran
akşamcı minibüslerinde uyuklayan
arabesk şarkıları mücadeleci ruhuna aykırı bulan
direnişi meydanlara taşıyan ütopyaların
en kutsal bireyi ben miyim diye
sorgular bir yargıç gibi
bilmeden gelip düştüğü karanlık
şehrin bilmeceleri olsa gerek bunlar
onun şehri kent olmuş şimdi
bahçeli evinin elmalarını haylaz çocuklar yerine
kent hırsızları koparıyor aşırıyor çalıyorlar
elmalarımı çalan hırsızlar
şehrimi çalan hırsızlar
kenti çalan hırsızlar sizi kim doğuruyor
/ ben hiç anne olmadım ki /
kentin en soğuk anlarında terliyor tırnaklarım
ayaklarım çığlık çığlık kaldırımlarda
sana gelen yollarımı kesmiş
modern haramiler ağlayamıyorum
sorup sorup da Bağdat’ ı bulamıyorum
şehri bir anne sayıp emerdim
emdikçe şehir büyürdü gözlerimde
bu kentte yaşadıkça kanıyorum
elmalarımı arıyorum
ben onarırken kenti çalan kim
cırcır böceklerini çam kokularını
elma bahçelerini gelincik tarlalarını
börtü böcekleri toprak yolları
yamalı elbiseleriyle erkencecik koşuşturan işçileri
aradı ilkin
baktı kentin en içine baktı
durdu baktı saatlerce baktı günlerce aylarca baktı
baktıkça aylar yılları doldurdu
yine baktı baktıkça sordu
şehri kim çaldı benden beni kim çaldı
beni benden kim çaldı
elmalarımı çalan hırsızlar
şehrimi çalan hırsızlar
kenti çalan hırsızlar sizi kim doğuruyor
/ ben hiç anne olmadım ki /
şehri bir anne sayıp emerdim
emdikçe şehir büyürdü gözlerimde
bu kentte yaşadıkça kanıyorum
elmalarımı arıyorum
Mustafa KÜÇÜKTEPE