- 2.610 kez görüntülendi
Teenni ile hareket etmek, acele etmemek, panik yapmadan akl-ı selim ile hareket etmek, orta yolu tutmak, istikamet üzere olmak iyi ve olgun bir insanın niteliğidir. Acele etmek, düşünmeden iş yapmak, orta yol yerine aşırılıklara gitmek hoş görülmemiştir. Aşırı davranışlar, haddi aşmak ifrat ve tefrit durumu tavsiye edilmemiş hatta hor görülmüş eleştirilmiştir.
Tarihte aşırı gidenler olmuş, haddini aşanlar olmuş, ifrata dalanlar olmuş ve karşılığını almışlardır. Firavun gördüğü bir rüya üzerine küçük erkek çocukların tümünü öldürtmüş ve masum canların kanına girmiştir. Hz Musa’da küçük çocuktu, annesi Firavun’dan korkarak onu nehre bırakmıştı. Nehirden firavunun eşi Hz Musa’yı bulup sarayına almış ve onu sarayda büyütmüştü. Kendi yüceliğine karşı olan ilk kişi Hz Musa olmuştu. Yaptığı aşırılıklara karşı Allah’ı hatırlatan Hz Musa’ya inanmamış onu ve ona inananlara cezalar kesip iman inananların ellerini ayaklarıyla çaprazlama keserek zulmetmişti. Yetmemiş kendisini Tanrı ilan edip Hz Musa’ ve kendisini Yaratan Rabbi tanımamıştı. Musa ve inananları tümden ortadan kaldırmak amaçlı ordusuyla onları takip ederken Kızıldeniz’e gark olup gitmişti. Ölürken Musa’nın Rabbine inandığını belirtmesine rağmen bu imanı kabul edilmemişti. Zulmetmenin, haddi aşmanın, kendini tanrı yerine koymanın karşılığını görmüştür.
Yine Nemrut Hz İbrahim’e inanmadığı gibi O’nu ortadan kaldırmak istemiş, ateşe atmış ve taşkınlık etmişti. Bunun üzerine sivrisineklerle imtihan oldu. Küçük bir sineğin burnundan içeri girdiği ve ağrıdan duramayıp kafasını duvarlara vurarak öldüğü belirtilmektedir.
İtiraf edelim ki çağımız insanı olarak bizler de çok ileri gittik. Zulümde çok ileri gittik. Hevamızı ilah edinmekte ileri gittik. Malı mülkü parayı kadını dünyayı ilah edinmekte ileri gittik. Doğayı kirletmekte, tabiatın düzenini bozmakta hatta atmosferi delmekte ileri gittik. Hayvanları klonlamakta, onların genleriyle oynamakta, bitkilerin genetiğini bozmakta ileri gittik. Kozmetikte ileri gittik. (Dünya kozmetik sektörünün küresel hacmi 200 milyar dolar olarak düşünüldüğünde, aynı zaman diliminde Afrika’da açlıktan ve 10 liralık antibiyotik ilaçları alamadıkları için ölen çocuklara bir şey yapamadık). İsrafta ileri gittik. (Çöplere atılan yiyeceklerin dünyada açlıktan ölen insanların 15 katını besleyecek miktarda oldu.) Beş yaşın altında her yıl altı milyon çocuk, on bir milyon yetişkin açlıktan ölürken bazıları zevk için tabak kırmakta ileri gitti. Suriyeli bir milyon çocuğu mülteci durumuna düşürerek ileri gittik. Her yıl yüz milyarlarca silahlanmaya para harcayarak ileri gittik. Bu gemiyi (Titanik) Tanrı bile batıramaz diyerek kibirlenmekte çok ileri gittik. Yapay zeka ürünü araçlar üreterek işte benim eserim bunu ben yaptım diyerek tanrıyla boy ölçüşmeye kalkışarak ileri gittik. İnsanların ömrünü uzatma deneyleri hatta onu ölümsüz hale getirmek için deneyler yapmakta ileri gittik. Çok ileri gittik çook…
Birinin bu doyumsuzluğa, bu taşkınlığa, bu azgınlığa, bu büyüklenmeye, bu tanrıya özenme, bu kendini tanrı sanma kibirliliğine dur demesi gerekiyordu. İnsan kendi kendini frenleyemedi. Kendini durduramadı. Aşırı gitti.
Belli ipuçları vardı ama biz bunları görmedik, göremedik. Firavun ve Nemrut’tan ibret alıp ders çıkarmadık. Bunlar tarihin satır aralarında kalmış eskilerin masalları sandık. Tekrar edebileceğini düşünmedik.
Araf suresinde aşırı giden büyüklük taslayan kavimlerden bahsedilerek onların değişik şekillerle imtihan edildiğinden bahsedilmektedir. “Biz de açık seçik mûcizeler olmak üzere onların üzerine tûfan, çekirge, haşarat, kurbağalar ve kan gönderdik. Yine de büyüklük tasladılar ve günahkâr bir kavim olmakta direndiler.” Bediüzzaman’ın, “Vahdette, ferdiyette, bir karınca bir Firavunu, bir sinek bir Nemrud’u, bir mikrop bir cebbarı o intisap kuvvetiyle mağlûp edebildiği gibi, nohut tanesi küçüklüğünde bir çekirdek dahi, dağ gibi heybetli bir çam ağacını omuzunda taşıyabilir.” Lem’alar, s. 315; Şuâlar, s. 28) diye zikrettiği hadiseleri tarihler gerçekten kaydetmiştir.
Ortada bir virüs var. Covid-19 virüsü Koronavirüse sebep olmaktadır. Tüm dünyayı etkisi altına almıştır. Öncesinde hayvandan insana daha sonra da insandan insana geçen bir virüs. Mikroskoplar altında milyonlarca kez büyültülerek görülebilen bu virüs, aslında ibret alabilenlere çok şey ifade etmektedir. Bir ülke insanları eve kapatıp dünya ile bağlantısı kesip onları aç susuz bırakıp onları ölüme mahkum etmek istemiştir. İnsanlar bir tarafta açlıktan ölmekte iken diğer tarafta obeziteye ayrılan bütçeler gün geçtikçe artmaktadır. Kozmetiğe harcanan bir yıllık bütçe ile dünyadaki açlık sınırındaki insanlar kurtulabilmektedir. Çöpe atılan ekmekle yiyecekle milyonlarca insan ölümden kurtulmaktadır. Yani insanlar geçmişten ibret almak yerine zulümde, haksızlıkta, adaletsizlikte, insan haklarını çiğnemekte, kan dökmekte aşırı gitmişlerdir.
Orta yolu tutmadık, panikle, aceleyle hareket ettik. İsrafa daldık. İstikametten ayrıldık. İfrata daldık tefrite düştük. Küçük bir virüs bizi evlerimize kapattı. Camiler bomboş, Kabemiz tavafsız kaldı. Sokaklar boş kaldı. Ekonomik sıkıntılar baş gösterdi. Bu virüs bize kendimize gelmemiz gerektiğini hatırlattı. Aşırılıklardan, taşkınlıklardan uzaklaşmamız gerektiğini, evlerimizi, sokaklarımızı, bedenimizi en önemlisi de ruhumuzu temiz tutmamız gerektiğini hatırlattı. Acele karar vermeyip teenni ile hareket etmemiz gerektiğini hatırlattı. Orta yolu tutup aşırılıklardan kaçınmamız gerektiğini hatırlattı. İsraf etmememiz gerektiğini, sadece kendimizi değil aç ve sefil insanları evsiz barksız yoksul insanları hatırlamamız gerektiğini hatırlattı. Bir ailemiz olduğunu onlara vakit ayırmamız gerektiğini, yaşlı ve kimsesiz insanlara sahip çıkmamız gereğini hatırlattı. Ez cümle kimliğimize, kendimize, unuttuğumuz değerlerimize dönmemiz gerektiğini hatırlattı.
Vakit ibret alma vaktidir. Vakit kendimizi hesaba çekme vaktidir. Vakit bedeni, elbiseyi temizleme asıl olan da ruhu temizleme, arındırma vaktidir. Vakit hak hukuk vaktidir. Vakit nefsimize gem vurma, kendimize, insanlığımıza, değerlerimize dönme vaktidir.
http://kayserianahaber.com/-yeni-degerlerimize-donme-vakti_m4953.html