- 1.317 kez görüntülendi
İnsan unutkan bir varlıktır. Sonraki öğrendiklerimiz öncekileri unutturabilir. Tekrar edilmeyen konular da zamanla unutulur. 15 Temmuz gecesi ülkemize yaşatılanlar unutulabilir. Daha sonraki gelen nesiller de yaşananları bilmesi, öğrenmesi gerekir. Tarih de zaten bunun için vardır. Bu yüzden İstanbul’da bir müze oluşturuldu. Müzesin internet sayfasının girişinde şu bilgiler yer almaktadır: “Hafıza 15 Temmuz, 15 Temmuz destanını gelecek nesillere aktarmak ve ortak hafıza oluşturmak amacıyla hain darbe girişiminin üçüncü yıl dönümünde Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla kapılarını ziyaretçilere açtı. Merkezin içeriği Kültür ve Turizm Bakanlığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve 15 Temmuz Derneği’nin 7 Ocak 2017’de gerçekleştirdiği Müze Çalıştayı’nda şekillendi. Hafıza 15 Temmuz, çalıştayın ardından ortaya çıkan fikirlerden yola çıkılarak Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı iradesiyle, Mimar Hilmi Şenalp’in küratörlüğüyle hayata geçirildi. Merkezin işletmesi Kültür ve Turizm Bakanlığı nezdinde 15 Temmuz Derneği tarafından yürütülüyor. 15 Temmuz’la beraber Türkiye ve dünyadaki darbeler, sömürgeler ve kolonilerin anlatıldığı merkez ziyaretçilere, askeri vesayet ile sömürgecilik tarihi üzerine de bir anlatı sunuyor. Kısa zamanda büyük ilgi gören Hafıza 15 Temmuz, haftanın 6 günü İstanbulluları ve yolu İstanbul’a düşen herkesi bekliyor.” ( https://hafiza15temmuz.org/)
İstanbul’a gittiğimde yaptığım en önemli işlerden birisi de hafıza 15 Temmuz müzesine uğramak oldu. Bence herkesin bu müzeye uğraması gerekir. Bir arkadaşım birkaç defa gittiğini, çocukları/ öğrencileri götürdüğünü, her gittiğinde de duygulandığını söylemişti. Müze, açık alana dikilmiş ağaçlarla ve güllerle karşılıyor sizi. Dikkatli bakıldığında her ağacın altında şehit olanların isimleri yer alıyor. Adını duyduğunuz duymadığınız 252 şehit. Kalbinizi bir hüzün kaplıyor. Hem isimleri okuyup hem de içinizden birer fatiha okuyarak anıta doğru hüzünle yürüyorsunuz.
Bir Kur’an sesi duyuluyor anıttan. Anıtın kubbesi sonsuzluğu ve şehitlerin ölümsüzlüğüne vurgu yapan mimaride yapılmış,kubbede Hattat Hüseyin Kutlu’nun “hüveş-şehid” yazısı yer almakta. Anıtın üzerinde iki daire içerisindeayetler yazılı, birinde; “Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyin. Bilakis onlar diridirler, lâkin siz anlayamazsınız.” , diğerinde ise “Hazihi Cennâtü Adnin, fedhulûha halidîyn.” –”Şu Adin cennetleridir. Ebediyen giriniz oraya.” Kemerlerin birinde köprüye bakan dış tarafta, ay yıldız içinde Kelime-i Tevhid (Lailahe illallah) yazılı. Kubbenin tepesinde 5 defa tekrar edilmiş şekilde “Hüveş Şehid” (O Şehittir) yazısı yer almaktadır.
Anıtın yanında müze binası yer almaktadır. İçeri girdiğinizde hüznünüz artıyor. Sela sesleri her taraftan kulaklarınızda çınlıyor. Bir araç görüyorsunuz, zerinden tankların geçtiği… Acaba hangi düşman kuvvetleri bu aracın üzerinden geçti? Hangi? Hangi? İçiniz acıyor, kalbiniz sızlıyor… Hangi göz kendine hakim olabilir?. Olamıyorsunuz hakim olamıyorsunuz gözlerinize. Damlalar akıyor kalbinizden. Hayır hayır gözlerinizden değil kalbinizden akıyor yaşlar… Tutamıyorsunuz kendinizi. Önünüzde şehitlerin ayakkabıları… Bırak aksın yaşlar. Bırakmasan da akıyor zaten. Hem yüreğinizden parçalar kopuyor hem gözlerinizden yaşlar akıyor. Hem bedeniniz ağlıyor hem ruhunuz ağlıyor. Sizi iki yüz elliki kuş karşılıyor biraz sakinleşiyorsunuz. Beyaz güvercinler… Onlar uçuyor fakat biz bilemiyoruz, onlar hayattalar fakat biz algılayamıyoruz. Onlar aramızdalar “ağlamayın, biz Allah’ın nimetleriyle ödüllendirildik, bak işte biz böyle mutluyuz” diyorlar hatta diyorlar ki “Allah bizi tekrar dünyaya döndürse yeniden şehit olsak yeniden şehadet şerbeti içsek …” ama bizim kulaklarımız bunları duymuyor. Bizim kalbimiz bunu algılayamıyor…
Akif’in sözleri geliyor aklıma: “ Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın” demişti ya, evet yazdırmasın. Biz de diyoruz ki Allah, bu millete bir daha 15 Temmuzlar yaşatmasın…
http://kayserianahaber.com/-yeni-hafiza-15-temmuz_m5442.html