- 2.449 kez görüntülendi
Hoş geldin Ey Muhammed
Hoş geldin Ey Rasul
Hoş geldin gül kokulu Efendim
İyi ki doğdun ey Nebi
İyi ki geldin ey Rasul
Sağnak sağnak yağdı rahmet
Aydınlandı gönüller
Sen doğduktan sonra
Sen geldikten sonra
İyi ki doğdun ey Nebi
İyi ki geldin ey Rasul
Hoş geldin Ey Muhammed
Hoş geldin Ey Rasul
Hoş geldin Ey Nebi
Hoş geldin gül kokulu Efendim
Peygamberimiz Hz. Muhammed’in dünyaya gelişi rebiülevvel ayının 12’nci gecesi, Müslüman dünyanın önemli gün ve geceleri arasında yer alıyor. Mevlid gecesi, rahmet peygamberi Hz. Peygamberin doğumunu kutladığımız, inananlara ve insanlığa sunduğu evrensel değerleri anlayıp hayatımızı onun yüce ahlâkıyla güzelleştireceğimiz bir tazelenme gecesidir.
571 yılı aydınlandı tüm dünya, aydınlandı gönüller. Muhammed dünyaya geldi. Rahmet saçıldı etrafa. O’nun Nuru doldu evrene.
Mevlid, “doğum zamanı” demektir. Bu güne mevlit gecesi ya da mevlid kandili deriz. Müslümanlar için önemli kilometre taşlarından biridir. Her yıl rebiulevvel ayının 11 ini 12 sine bağlayan gecede bu istisna doğumu kutlarız. Kuran-ı Kerim okunur, ikramlar yapılır, şükür namazları kılınır, dualar edilir, salatu selamlar getirilir, naatler ve Hz. Muhammedin hayatı okunur, O, örnek alınır.
İslâm aleminde ve Türkiye’de hicri takvime göre ihya edilen bu gece 1994 yılına gelindiğinde ülkemizde farklı bir hâl aldı. 1994 yılından sonra Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Hz. Peygamberin doğum gününün kutlandığı tarihler, hicri takvime göre kutlaması yapılan Mevlid Kandiline ilaveten milâdî takvime göre sabitleme yapılarak, ‘Kutlu Doğum Haftası’ adıyla da kutlanmaya başlandı. Böyle bir uygulama yılda iki defa mevlit kandili kutlanmasına sebep olduğundan kafa karışıklığı meydana getirdi. Yine Diyanet İşleri Başkanlığı bir karar alarak Mevlidi Nebi kutlamasını sadece hicri rebiulevvel ayına mahsus kutlanması gerektiğini belirterek bu karışıklığı gidermiş oldu.
Diyanet Vakfı İslam ansiklopedisinde kandil başlığında şu bilgiler yer almaktadır: “Mevlid kandili Hz. Peygamber’in doğumu münasebetiyle kutlanır. Mevlid kutlamalarını ilk ihdas eden zatın Erbil Atabegi Muzafferüddin Kökböri (ö. 630/1233) olduğu kabul edilir. Bu kutlama için toplananlara mevlid kıssaları okumayı ilk başlatan kişinin ise Mısır Çerkez hükümdarlarından biri veya Mısır Fâtımîleri olduğu söylenir (Ca‘fer Murtazâ el-Âmilî, s. 20). Makrîzî’nin Fâtımî bayramlarıyla ilgili yazdıkları bu konuda onların önceliğini teyit eder mahiyettedir (el-Ḫıṭâṭ, I, 490). Osmanlı döneminde mevlid kandillerinde çeşitli kutlama faaliyetleri icra edilirdi. İbnü’l-Hâc gibi bazı fakihler, mevlid münasebetiyle yapılan eğlencelere ve israf olduğu gerekçesiyle çok sayıda kandil yakılmasına karşı çıkmıştır. Süyûtî, mevlid gecelerinde toplu halde Kur’an okunmasını ve Resûl-i Ekrem’e dair sohbetlerin ardından yemek ikram edilmesini bid‘at-ı hasene olarak görmektedir (Ḥüsnü’l-maḳṣıd, s. 41).
Bu doğum gecesiyle ilgili İlim adamları iki farklı görüş ortaya
atmışlardır. Bu geceye bazı itirazlar yapılmıştır. Toplumumuzda önemli sayılan
gecelerin Kuran’da olmadığını, sonradan ortaya çıkarılmış bidatler olduğunu,
hatta Kuran’ da olmayıp peygamber ve sahabenin kutlamadığı beş uyduruk gece
gibi söylemlerle çok ileri düzeyde eleştirenler olmuştur. Yine bir başka itiraz
da Türkiye dışında başka ülkelerde bu gecelerin kutlanmadığı iddiasıdır.
Mâlikî fakihi İbnü’l-Hâc el-Abderî (ö. 737/1336) bid‘at konularına geniş yer
verdiği el-Medḫal adlı eserinde mevlidin Resûlullah devrinde ve ona son derece
bağlı olan ashap ve tâbiîn (Selef) zamanında kutlanmadığını, dolayısıyla bid‘at
olduğunu söyleyerek mevcut uygulamalara şiddetle karşı çıkar. Ayrıca kutlamalar
sırasında kıraat, zikir ve ibadet yanında çalgı çalınıp şarkı söylenmesinin,
kadın ve erkeklerin bir arada bulunmasının da dinin yasakladığı hususlar
olduğunu anlatır ve mevlidin harama vesile kılındığını belirtir. İbadet
yapılması, ziyafet verilmesi, hadis vb. okunması halinde bile bunların mevlid
niyetiyle icrasının bid‘at olduğunu kaydeden İbnü’l-Hâc buna karşılık kutlama
niyeti taşımaksızın oruç tutulmasını ve Hz. Peygamber’in doğduğu bu ayın
saygınlığına uygun davranılmasını tavsiye eder (II, 2-33).
İbn Teymiyye (el-Fetâva’l-kübrâ, I, 372), onu takip eden Vehhâbî ulemâsı ve
Muhammed Abduh gibi çağdaş ıslahatçı âlimler de mevlid kutlamalarına karşı
çıkmışlardır. Reşîd Rızâ, Mısır’da mevlidlerde görülen çirkin uygulamaları
eleştirir ve ulemâyı bu konuda sessiz kalmaları yüzünden kınar. Bununla
birlikte mevlid kutlamasının bizzat kendisine değil bu vesileyle işlenen
kötülüklere karşı olduğunu belirtir ve bu uygulamalardan kurtuluş yollarını
gösterir.
Ebû Şâme el-Makdisî, İbn Abbâd er-Rundî, İbnü’l-Cezerî, İbn Nâsırüddin ed-Dımaşkī, İbn Hacer el-Askalânî, İbn Hacer el-Heytemî, Şemseddin es-Sehâvî, Celâleddin es-Süyûtî, Şehâbeddin Ahmed b. Muhammed el-Kastallânî ve Muhammed b. Yûsuf eş-Şâmî gibi âlimler ise Hz. Peygamber’in dünyaya gelmesi sebebiyle sevinmenin, onun doğum günü münasebetiyle muhtaçlara yardımda bulunmanın, Resûl-i Ekrem’e dair şiirler okumanın, güzel elbiseler giyerek sevinç gösterisinde bulunmanın birer güzel amel olduğunu, dolayısıyla mevlid kutlamalarının bid‘at-ı hasene sayılması, halk arasında görülen ve dinen hoş karşılanmayan davranışların bundan ayrı düşünülerek önlenmesi gerektiğini belirtmişlerdir (Şâmî, I, 439-454; Ali el-Cündî, s. 129-133).
Suudi Arabistan dışında neredeyse tüm Müslüman ülkelerde Hz. Peygamber’in doğumu hicri takvime uygun şekilde Mevlit Günü’nde kutlanıyor kutlanmaktadır.
Mısır, Malezya, Pakistan, Irak, Endonezya, Umman, Libya, Filistin ve Yemen‘deki kutlamalar görürüz. Müslümanların nüfusunun çoğunluğunu oluşturmadığı Hindistan, Kenya, Tanzanya gibi ya da nüfusunun çoğunluğu Hristiyan olan ABD, İngiltere, Kanada ve Avustralya gibi ülkelerde de Müslümanlar tarafından Mevlid kutlamaları gerçekleştirilmektedir. ( https://www.malumatfurus.org/baska-bir-ulkede-mevlid-kandilinin-kutlanmadigina-ve-kutlu-dogum-haftasi-hurafesine-inanan-kose-yazarlari/ )
Karanlıkları aydınlatan, önderimiz, rehberimiz Hazreti Muhammed’in dünyaya teşrifinin yıldönümünde onu anmaktan, onu hatırlamak/hatırlatmaktan, ona salavatlar getirmekten, oruç tutmaktan, şükür namazları kılmaktan, gül/gülsuyu dağıtmaktan, sadaka vermekten daha güzel davranışlar/ibadetler olabilir mi? Selam, saygı, hürmet O’nun üzerine olsun.
Hoş geldin Ey Muhammed
Hoş geldin Ey Rasul
Hoş geldin gül kokulu Efendim
İyi ki doğdun ey Nebi
İyi ki geldin ey Rasul
Sağnak sağnak yağdı rahmet
Aydınlandı gönüller
Sen doğduktan sonra
Sen geldikten sonra
İyi ki doğdun ey Nebi
İyi ki geldin ey Rasul
Hoş geldin Ey Muhammed
Hoş geldin Ey Rasul
Hoş geldin Ey Nebi
Hoş geldin gül kokulu Efendim
Allahümme salli ala seyyidina Muhammed.
https://www.kayserianahaber.com/-yeni-hos-geldin-gul-kokulu-efendim_m5276.html?yazar=2509