- 2.857 kez görüntülendi
Son yıllarda tarifsiz acılar yaşadık. Bireysel hüzünlerimizin üzerine toplumsal acılar yüklendi. Kat be kat arttı acılarımız. Kimi annesini, kimi babasını, kimi kardeşini, kimi eşini, kimi de evladını kaybetti. Üzerine toplumsal hadiseler meydana geldi. Acılar büyüdü. Sırtımızda acılar büyüttük, hüzünler yeşerttik. “Hayat ve ölümle imtihan” (Mülk Suresi, 2) edildik.
Terör, trafik, kanser ve diğer hastalıklar binlerce canımızı alıp götürdü. Ve biz bunların hüznünü taşırken savaşlar, depremler, seller, göçükler, heyelanlar, salgınlar oldu, yangınlar oldu ve bunlar acılarımızı tavan yaptırdı. Hüzünlerimiz büyüdü. Gözyaşlarımız arşa yükseldi.
Anayasa kitapçığı fırlatıldı, ekonomik çöküntü yaşadık.
Kovancılar Elazığ, Van depremlerini yaşadık. Yüzlerce insanımız toprak altında can verdi.
Soma felaketi 301 canımızı aldı götürdü.
Sel felaketleri yaşadık, göçükler oldu. Onlarca insan toprak altında hayata gözlerini yumdu.
Milyonlarca evsiz barksız ülkemize geldi, onlara ev olduk, kardeş olduk, dertlerine derman olduk.
İçimizdeki hainler 15 Temmuz gecesi bize, bizim dediğimiz, kardeşim dediğimiz, bunlardan zarar gelmez dediğimiz insanlar bizlere silah doğrultup kurşun sıktılar, 250 canımızı şehit verdik. İçimiz dağlandı.
2014 yılında bombardımanda ağır yaralanan 3 yaşındaki Suriyeli çocuğun, “Gidince sizi Allah’a şikayet edeceğim” sözleri içimizi kanattı.
Aylan bebeğin ölüsü sahile vurdu. Onun fotoğrafı hepimizi, kendimizden, insanlığımızdan utandırdı.
Milyonlarca çocuk mülteci oldu. Ekranlardan onların horlanışını itilişini kakılışını film gibi izledik içimiz acıyarak.
Elazığ depremi oldu. Çığ felaketi oldu. Yüreklerimiz yandı.
Babası öldükten sonra mont alamayan yetim çocuk ağladı. Vicdanlarımızı dağladı yetimler.
İnsanlar açlıktan, hastalıktan, susuzluktan sefaletten öldü.
Yangınlar her tarafı sardı. Milyonlarca hektar alan kül oldu. Ciğerlerimiz yandı.
Avustralya hükümeti, develerin ülke iklimine uymadığını ve çok fazla su içtiğini ileri sürerek 5 bin deveyi öldürdü.
Çekirgeler, karıncalar bastı ülkeleri.
Ve Covit-19 adıyla yeni bir virüs türedi. Dünyada Koronovirüs salgını oldu. Çok küçük bir virüstü ama tüm dünyayı esir aldı. Milyonlarca insan salgına yakalandı binlercesi hayatını kaybetti. İnsanlar evlere hapsoldu. Üç büyük Mescidde namaz kılmak yasaklandı. Yüreğimiz dağlandı.
Bu ve daha sayamadığımız onlarca hadiseler…
Milenyumlu yıllar imtihan yılları oldu. Çok acılar yaşadık çok. Çok sancılar çektik. Gözyaşlarımız hiç dinmedi. Hüzünlerimiz artarak devam etti. Feryad-u figanlar arşa yükseldi. Hepsi imtihandı. “O’nun ilmi dışında bir yaprak bile düşmez.” di.(En’am, 6/59) O’ndan gelmişti her şey. O’ na yöneldik, O’na dua ettik. O’na sığındık. Başka nereye gidebilirdik? Kimden yardım isteyebilirdik O’ndan başka? O, ne isterse o olur. Kendimize gelip, vicdanlarımızı sorgulayıp, hata ve kusurlarımızdan ibret alıp, hayat ve ölüm imtihanını kazanmak gerekir. Yoksa başka felaketler kapımızdan ayrılmayacak, bu sancılar, bu hüzünler, bu acılar yakamızı bırakmayacaktır. Bunun başka bir yolu olduğunu da sanmıyorum.
http://kayserianahaber.com/-yeni-tarifsiz-acilar-sardi-her-tarafimizi_m4959.html?yazar=2509